Hastalıklar ve Tedaviler

Alkol Bağımlılığı

Evlerde yapılan arkadaş ya da akraba toplantılarında, erkekler kadehleri tokuştururken, kadınlar genellikle daha fazla içilmemesi için söylenme ve surat asma işini üstlenirlerdi. Bizim toplumumuzda alkol erkeklere özgü bir eğlencelikti. Dolayısıyla alkolizm de neredeyse prostat kadar, erkeklere özgü bir hastalık olarak kabul ediliyordu. Ancak sonra giderek durum değişti. Kadınlar daha fazla alkol tüketmeye başladılar. Alkolizm kadınlar arasında da yaygınlaşan bir sorun oluşturmaya başladı.   

Alkolizm en çok 20-35 yaşları arasında görülen bir ruhsal bozukluk. Yaygınlığı toplumdan topluma değişiyor. Gelişmiş ülkelerde başta gelen sağlık sorunlarından birisi. Amerika, Fransa ve İsveç gibi ülkelerde yetişkin nüfusun yüzde 10-15’ini etkiliyor. Ülkemizde de giderek artan alkol tüketiminin bu konuda tehlike sinyalleri verdiğini söyleyebiliriz.   

Kimler alkolizme daha yakın?

Alkoliklerin büyük bölümü alkole karşı yüksek dayanma gücü gösteren kişiler. Bu kişiler fazla miktarda içseler bile yüz kızarması, çarpıntı, bulantı, yalpalama gibi sarhoşluk belirtileri göstermiyorlar. Bu nedenle, “Alkol bana dokunmuyor” diyen kişilerin özellikle risk altında oldukları söylenebilir. Söz konusu özellik bir genetik miras gibi babadan oğula geçiyor. Yapılan araştırmalar, alkoliklerin oğullarında da alkole dayanma gücünün yüksek olduğunu ortaya koyuyor.

Yine aynı nedenle, alkole dayanma gücü düşük olan ırklarda alkolizm daha ender görülüyor.  Bu durumun en iyi örneği az miktarda alkol aldıklarında ağır biçimde sarhoş oldukları bilinen Japonlar. Japonya alkolizm oranı en düşük toplumlardan birisi.  Buna karşın alkolizmin tek nedeni yüksek dayanma gücü değil. Örneğin alkole çok dayanıksız olan Amerikan Kızılderililerinde alkolizm oranı oldukça yüksek. İçinde bulundukları ağır toplumsal sorunlar, genetik yatkınlık taşımamalarına rağmen, onları alkolizme itiyor.

Bir de kişiyi alkol kullanımına yönelten ruhsal hastalıklar var.  Bunların arasında depresyon ve bunaltı bozuklukları başta geliyor. Söz konusu ruhsal bozukluklarla baş etmeye çalışan kişi, yatıştırıcı ve rahatlatıcı etkileri nedeniyle kolayca alkole yönelebiliyor.

 

Alkolle kullanımının evreleri:

Alkol kullanımı üç evreye ayrılıyor:

 Birinci evre: Sosyal içicilik olarak adlandırılır. Kişi, iş ve arkadaş toplantılarında alkol kullanmakta, ancak aldığı alkol toplumsal ilişkilerini ve aile yaşamını olumsuz yönde etkilememektedir. Genellikle yaşam boyu bu evrede kalınır. Bu tarzda içki kullananların küçük bir bölümü zaman içinde ikinci evreye geçer.

İkinci evre: Kişinin iş ilişkileri ve aile yaşamında sorunlar başlamıştır. Bu evredeki kişiler, arada içmeyi bırakarak ya da azaltarak, büyük sorunlar çıkmadan yıllarca idare edebilirler.  Bunların %25’i zamanla kendilerini üçüncü evrede bulur.

Üçüncü evre: Alkol kullanımı ve alkolizmle ilgili sorunlar yaşamın önemli bir bölümünü kaplamaktadır. Genellikle, İçmeyi bırakınca yoksunluk belirtileri ortaya çıkar. Bu evreye girenlerin yalnızca yüzde on beşi alkolü bırakmayı başarabilir.

Alkolizme bağlı bozukluklar

Uzun süreli alkol kullanımı öncelikle beyni etkiler. Zihinsel yetilerde bozulmalara neden olur. Bu bozulma bazı kişilerde erken bunamaya kadar gidebilir. Sinir sisteminde meydana gelen zedelenmeye bağlı olarak, ayakta durma ve yürüme güçlükleri, denge bozukluğu ve bulanık görme gibi sorunlar ortaya çıkabilir.  Alkol, mide ve bağırsakları etkileyerek ülser ve gastrit başta olmak üzere pek çok sindirim sistemi hastalığına neden olabilir. Kansızlığa, kalp hastalıklarına, duyu kayıplarına yol açabilir. Gebelik sırasında ağır alkol kullanan annelerin bebeklerinde zekâ geriliği ve kol ve bacaklarda doğuştan sakatlıklar olabilir. Ağız ve boğaz kanserlerine alkoliklerde daha sık rastlanır.

Alkolü bırakırken yaşanan sorunlar

Uzun süre düzenli alkol alan kişiler, alkolü bıraktıklarında bazı ruhsal ve bedensel sorunlar yaşarlar. En sık rastlanan yakınmalar ellerde, dilde ve göz kapaklarında titreme, kol ve bacaklarda seğirme ve kasılmalar, baş ağrısı, çarpıntı, terleme, bulantı, kusma, ağız kuruluğu, halsizlik ve uykusuzluktur.  Bu belirtiler genellikle bir hafta içinde yatışır.

Bazı kişilerde ise alkol alımı kesildiğinde daha ciddi sorunlarla karşılaşılır. Bunlardan en tehlikeli olanı “Delirium Tremens” adı verilen şaşkınlık halidir. Kişi dağınık, telaşlı, ne yapacağını bilemez bir durumdadır. Günün hangi saatinde, haftanın hangi gününde olduğunu karıştırır. Nerede olduğunu bilemeyebilir. Hatta yakınlarını tanımaz. Hayaller görür, boşluktan sesler duyar, üzerinde bir şeyler geziniyormuş gibi hisseder. Öfke ve taşkınlık nöbetleri gösterebilir. Saldırgan olabilir.

Bazen de alkolün bırakılmasından iki üç gün sonra, tehdit edici sesler işitilmeye, hayaller görülmeye başlanabilir. Bu durum birkaç ay sürebilir.

 

Alkolizm tedavisi

Alkolü bırakmak isteyen, bu amaçla başvuran kişilere ilaçla ve psikoterapilerle destek veriliyor. 

Adsız Alkolikler

 Alkol bağımlıları arasında dayanışma yaratmak ve alkolsüz yaşayabilmelerini sağlamak amacıyla örgütlenmiş gönüllü bir kuruluş. Tüm dünyada yaygın bir uygulaması var. Alkolsüz yaşayabilme konusunda yol gösterici ve destekleyici grup toplantıları ve alkolizm konusunda eğitici konferanslar düzenliyor. Gerektiğinde acil bakım hizmetlerinin verilmesini sağlıyor, üyelerine maddi ve manevi yardımda bulunuyor. 

Alkolün toplumsal etkileri

Aşırı ve kontrolsüz alkol kullanımı bireyi olduğu kadar toplumu da ilgilendiren bir sağlık sorunu. Topluma oldukça pahalıya mal oluyor. Alkolün yol açtığı en önemli sorunlardan birisi trafik kazaları. Kazaların önemli bir bölümü alkollü sürücüler tarafından yapılıyor. Ayrıca alkol, yatkınlığı olan kişilerde, saldırgan davranışlara yol açabiliyor, suç oranını yükseltiyor. Aşırı alkol kullanımı intihar nedenleri arasında da ön sıralarda yer alıyor. Alkollüyken karşılaşılan ev kazaları, düşmeler ve yangına neden olma gibi durumlar da alkolün toplumsal maliyetine eklenebilir.

Alkol tüketimi nasıl azaltılabilir?

Tüketimi azaltacak başlıca önlemlerden birisi eğitim. Bu amaçla, kitle iletişim araçları kullanılarak, alkolün zararlı etkileri topluma anlatılabilir. Bir diğer yöntem, alkol üretiminin ve satışının kısıtlanması. Örneğin, İsveç’te cumartesi pazar günleri içki satışı yasaklandığında, bu günlerde trafik kazalarında belirgin bir azalma olduğu gösterilmiş. İçki fiyatlarının arttırılması ve kâr oranlarının düşürülmesi etkili olabileceği düşünülen diğer önlemler.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu sayfada, tedavi edici sağlık hizmetiyle ilgili bilgiler yer almamaktadır. Tanı ve tedavi için lütfen doktorunuza danışın.