Hastalıklar ve Tedaviler

Prostat Kanseri

PROSTAT KANSERİ NEDİR ?

Prostat kanseri, malign (kanserli) hücrelerin prostat dokularında oluştuğu bir hastalıktır. Prostat mesanenin hemen altında ve rektumun önündeki erkek üreme sisteminde bulunan bir bezdir. Bir cevizin büyüklüğündedir ve üretra etrafındadır (mesaneden idrarı boşaltan tüp). Prostat bezi spermin bir bölümünü oluşturan sıvı üretir. Prostat bezi tarafından üretilen PSA adındaki bir proteinin kanda yüksek olması ile bu hastalıktan şüphelenilmelidir. PSA testini kritik bir tarama aracı haline getiren şey hastalığın erken safhalarda belirgin bir prostat kanseri semptomu yoktur. Prostat kanseri tedavisi için optimal zaman belirtiler görülmeden önceki dönemdir. Daha ileri aşamalarda semptomlar zor veya sık idrara çıkma, idrarda kan veya kemik ağrısını içerebilir. Erken dönemde tanı konamadığında prostat kanseri lenf ve kan damarları yoluyla çevre dokulara yayılır. En sık yayılım yeri çevresindeki lenf düğümleri ve kemiklerdir. Ek olarak akciğer, karaciğer ve diğer organlara da yayılabilir. Dünya sağlık örgütü(WHO) verilerine göre Prostat kanseri her yıl eklenen yaklaşık 1.1 milyon yeni vakayla erkeklerde görülen ikinci en yaygın kanser tipidir ve her yıl 300.000’den fazla ölüme sebep olur.

RİSK FAKTÖRLERİ

Yapılan çalışmalarda ailesinde prostat kanserine yakalanan kişi sayısı, yakınlık derecesi ve bu kişilerin prostat kanserine yakalandığı yaş ne kadar erken ise risk o kadar artmaktadır. Örneğin, babası veya kardeşi prostat kanseri olan bir kişinin prostat kanserine yakalanma riski normalin iki katına çıkmaktadır. Ailede birden fazla kişide prostat kanseri var ise bu risk daha da artmakta, özellikle ailede prostat kanserine yakalanan kişilerin yaşı ne kadar genç ise risk oldukça yükselmektedir. Eğer aileden prostat kanserine yakalanan kişinin yaşı 55’in altında ise risk anlamlı şekilde artmaktadır. Prostat kanseri vakalarının yaklaşık % 5-10unudan genetik geçiş sorumludur. Bazı genlerin prostat kanseri oluşması ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Bunlardan bir tanesi; herediter prostat kanseri gen 1’dir (HPCG). Irk açısından en yüksek risk afro-amerikalılarda olup ülkemizde risk dünya genel popülasyonun taşıdığı risk ile eşittir. Eğer bir prostat kanseri hastada vücut kitle indeksi(BMI) 32.5’un üzerinde ise bu hastalığın olası sonuçları bu grupta %33 oranında daha fazla görülür.

PROSTAT KANSERİ TARAMASI

Prostat kanseri sıklıkla normal check-up programları sırasında yapılan PSA kan testindeki yükselme ile saptanmaktadır. Nadiren erken dönemde şikayetler nedeniyle saptanabilir. Bunun nedeni prostat kanserinin asıl büyüme yeri prostatın dış kapsülüne yakın kısımları olduğu için ancak ileri evrelerinde bu tip bir tıkanıklığa ve idrar yaparken zorlanmaya neden olur. Rektal muayenede ele gelen bir sertlik mutlaka biyopsi almayı gerektirir.

                                                                        

Prostat kanseri taraması muayene ve PSA taramasından oluşur:

Parmakla Rektal Muayene
 
Rektal muayene ürolojide fizik incelemenin en önemli kısımlarından biridir. İnceleme esnasında üroloji doktorunuz prostatın dış yüzeyinde tümör açısından şüpheli herhangi bir sertlik yada düzensizlik olup olmadığını kontrol eder. Unutulmamalıdır ki prostat kanseri teşhis edilen hastaların %25’inde PSA düzeyi normal sınırlarda olmasına rağmen tanı sadece parmakla muayenede saptanan sertlik ve düzensizlik nedeni ile konulmaktadır.
 
Prostat Spesifik Antijen; PSA  seviyelerini ölçen bir kan testi yapılır. Yıllık PSA test taraması genel popülasyon için 50 yaşına başlamalıdır, ancak PSA testini başlatmak için doğru yaş bireyin risk düzeyine bağlıdır.
 
Prostat Spesifik Antijen (PSA):

PSA erkeklerde prostat ve üretra çevresi bezlerden salınan bir proteindir. Görevi meninin boşalma öncesi sıvılaşmasına yardım etmektir. PSA kanda proteine bağlı ve serbest olmak üzere iki formda bulunur. Serbest PSA ölçümü son yıllarda kullanıma giren ve prostat kanseri tanısını kolaylaştırmayı amaçlayan bir yöntemdir. PSA için normal değer 0-4 arası kabul edilirken, son yıllarda bu aralıkta PSA’ya sahip pek çok kanser hastası saptanması nedeniyle güvenli sınır özellikle genç hastalarda daha aşağı düzeylere çekilmiştir.

Yaşa bağlı normal PSA değerleri:

  • 40-49 yaş: PSA ≤2.5 ng/ml

  • 50-59 yaş: PSA ≤3.5 ng/ml

  • 60-69 yaş: PSA ≤4.5 ng/ml

  • 70 ve üstü: PSA ≤5.5

Yaşa bağlı PSA kullanımı ile gençlerde kanser yakalanma oranları artarken, yaşlılarda gereksiz biyopsi olasılığı düşürülmüştür. Tümör şüphesi uyandıran bazı başka PSA değerleri vardır. Bunlar:

  • PSA hızı: PSA’nın yıllık artış hızı 0.75 ng/ml üzerinde ise biyopsi düşünülmelidir.

  • PSA dansitesi: PSA değerinin prostat hacmine bölünmesi ile bulunur. PSAD = 0.15 ve üzeri durumlarda biyopsi düşünülmelidir.

 Prostat kanseri tanısının doğruluğunu artırmak ve erken prostat kanseri tedavisini mümkün kılmak için PSA testi ve DRE eşzamanlı yapılmalıdır.

   
Prostat Kanseri Taraması ve PSA Testi


• Genel popülasyon için yıllık bir PSA testi taraması 50 yaşına başlamalıdır.
• Bir risk faktörü olan erkekler ilk PSA testlerini 45 yaşında almalıdır.
• Birden fazla risk faktörü taşıyan erkekler 40 yaşında PSA testini her yıl başlatmalıdır.
• Bazı durumlarda gelecekteki karşılaştırmalar için bir "temel" PSA seviyesi oluşturmak için 35 veya 40 yaşlarında tek bir PSA testi seçilebilir.


TANI VE PROSTAT BİOPSİSİ

Prostat kanseri ileri evrelerin dışında belirti vermez. Dolayısı ile tanı parmakla rektal muayenedeki bir anormallik veya PSA seviyesindeki yükselme nedeniyle yapılan prostat iğne biyopsisi ile konulur.

Prostat iğne biyopsisi ultrason eşliğinde rektal yoldan yapılır. Prostat’ tan doku örneği almak için18 G çapında iğne kullanılmaktadır.

Hastanın Biopsiye Hazırlanması

Hastalar işlem hakkında ayrıntılı bilgilendirilmelidir. İşlemin yan etkileri ve olabilecek komplikasyonlar anlatılmalıdır. Kullanılan kan sulandırıcılar (aspirin, kumadin, plavix, xarelto vs.) kardiyoloji veya ilgili dal ile konsülte edilerek ya farklı bir kan sulandırıcıya veya prostat biyopsisinden 7-10 gün önce kesilmelidir.


Prostat Biopsisinde Antibiyotik Kullanımı

Prostat biyopsilerinde enfeksiyondan korunmak amacıyla antibiyotik kullanılmaktadır. Amerikan Üroloji derneği prostat biyopsilerinden önce mutlaka antibiyotik kullanılmasını önermektedir. Kliniğimizde işlemden 1 gün önce başlayarak ve sonrasında da antibiyotik kullanmaktayız. Aynı periyotta barsak temizliği yapılmaktadır. Yapılan çalışmalarda antibiyotik kullanımının enfeksiyon oranını azalttığı ve komplikasyonları minimale indirdiğini göstermiştir. Ancak prostat biyopsisi yapılan hastalarda bakteriemi veya sepsis %0.1 -0.5 oranlarında görülebilmektedir.

Prostat Biopsisinde Analjezi ve Anestezi

Prostat biyopsisinde hem yüzeyel hemde derin bölgeye lokal anestetikler ile prostat bezi uyuşturulmakta ve ağrı kontrolü sağlanabilmektedir. Bu işlem için genellikle yüzeyele lidokain ve prilokain karışımı derin bölgeye ise %2 lik lidokain ile yapılmaktadır. Hastalar bu şekilde tama yakın analjezi oluşmakta ve hastalar hemen hemen hiç ağrı hissetmemektedirler.
 

Biopsi Tekniği

Kliniğimizde extended biopsi(12 kor) yapılmaktadır. Yapılan çalışmalarda altı kadran biyopsilere ek olarak alınan lateral biyopsiler ile kanser saptanma oranlarının arttığı görülmüştür. Günümüzde altı kadran biyopsilerin kanser tespit edilebilmesi amacıyla yetersiz olduğu kabul edilmektedir ve biyopsiler genellikle 12 kadran olarak yapılmaktadır. Prostat hacmi 50 cc nin üzerinde olanlarda ek olarak transizyonel zon biyopsileri alınabilmektedir.



 

Prostat biopsisine bağlı komplikasyonlar

Prostat biyopsilerinden sonra görülen en sık komplikasyon enfeksiyondur. Genellikle hafif ateşle seyreder ve ağızdan veya damardan antibiyotikler ile kolaylıkla tedavi edilebilir. Yüksek ateşle seyreden prostatit % 2 oranında görülebilmektedir. 2. sırada en sık idrardan veya rektal yoldan kanama görülmesidir ancak her ikiside genel olarak kendiliğinden düzelmektedir.

Biopsi sonrası olası tanılar

1. PROSTATİT

Kanser saptanmayan biyopsilerin büyük çoğunluğunda prostatit rapor edilir. Bu duruma özellikle ileri yaşlarda çok sıklıkla rastlanır ve aktif bir enfeksiyona neden olmayacağından tedavi gerektirmez.

2. BPH

Bu tanı prostatın habis olmayan büyümesidir. (tedavi için bknz: iyi huylu prostat büyümesi)


3. PROSTATİK INTRA-EPİTELYAL NEOPLAZİ (PIN)/ ATİPİK ASİNER PROLİFERASYON (ASAP)

yüksek dereceli ve düşük dereceli olmak üzere iki tiptir. Sadece yüksek dereceli tipinin klinik önemi vardır. Histopatolojik olarak prostat salgı kanallarını çevreleyen hücrelerin atipik hücreler içerdiği bir durumdur. Biopsilerinde yüksek dereceli PIN saptanan hastaların tekrarlanan biyopsilerinde prostat kanseri saptanma olasılığı %30-50 arasındadır. ASAP tanısında tekrar biopsi gerekir.

4. PROSTAT ADENOKANSERİ

Prostat kanserlerinin tamamına yakını adenokanser tipindedir. Prostat biyopsisi sonucu adenokanser saptandığında hastalık saldırganlık derecesine göre sınıflandırılır.En yaygın kullanılan sınıflama Gleason Skoru adı verilen bir yöntemdir. Kanser hücrelerinin dokuda ve hücresel bazda yaptıkları bozulma derecesine göre 1 ile 5 arasında puanlanırlar. (1 en iyi, 5 en kötü). Alınan örnekteki tüm kanserli materyal incelenerek hangi derecede ne yoğunlukta hücre olduğuna bakılır. En yoğun görülen iki grubun puanları toplanarak Gleason Skoru oluşturulur. Bu derecelendirmeler sayesinde tümörün prostat içerisindeki durumu hakkında ön fikir sahibi olunmaya ve böylece hastalığa uygulanacak en uygun tedavi yöntemi belirlenmeye çalışılır.


EVRELEME

  • Evre I:Prostatta yerleşen tümör muayenede ele gelmeyecek kadar küçüktür yada prostatın iç kısımlarında yerleşmiştir. Bu nedenle parmakla rektal muayenede tespit edilemez. Tanı PSA yüksekliği nedeniyle alınan biyopside yada idrar yolu tıkanıklığını açmaya yönelik yapılan TURP operasyonu sırasında konur.

  • Evre II: Tümör parmakla hissedilebilecek büyüklüktedir ancak halen prostat içerisinde sınırlıdır.

  • Evre III: Tümör prostat kapsülü dışına çıkmış yada meni keselerine geçmiştir.

Evre IV: Metastatik evre. Çevre dokulara yada kemik, akciğer, karaciğer gibi uzak organlara metastaz oluşmuştur.

                     

PROSTAT BİOPSİSİ YAPTIRMAK İSTİYORUM ?

Doç. Dr. Hakan ÖZTÜRK tam zamanlı olarak MEDİCALPARK İZMİR hastanesinde çalışmaktadır. Dr. Öztürk'ün hasta danışmanın' dan 0533 703 57 20 nolu telefon ile BİOPSİ randevusu alabilirsiniz.

PROSTAT KANSERİNDEN KORUNMA

Prostat kanserinin kesin nedeni bilinmediğinden önlemenin bilinen bir yolu yoktur. Düzenli egzersiz ve kırmızı et ve süt ürünlerinde bulunan doymuş yağ tüketimini sınırlayan sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek riski azaltabilir. Bilimsel çalışmalar, doymuş yağ tüketimi ile artan prostat kanseri tanısı ve mortalite oranları arasında kuvvetli bir korelasyon olduğunu göstermektedir. Vitamin E, Selenyum, soya, yeşil çay ve domates gibi kanserle mücadele eden besin öğeleri açısından zengin diyetler, prostat kanseri riskini azaltıyor görünmektedir. Bu bulguları doğrulamak için çalışmalar devam etmekte olup, kanserle mücadele eden besin maddeleri sürekli olarak keşfedilmekte ve araştırılmaktadır.

                           

 

PROSTAT KANSERİ İÇİN ONAYLANMIŞ İLAÇLAR

Aşağıdaki moleküller prostat kanseri için onaylanmış ilaçlardır.

  • Abiraterone Acetate

  • Bicalutamide

  • Cabazitaxel

  • Casodex (Bicalutamide)

  • Degarelix

  • Docetaxel

  • Enzalutamide

  • Flutamide

  • Goserelin Acetate

  • Jevtana (Cabazitaxel)

  • Leuprolide Acetate

  • Lupron (Leuprolide Acetate)

  • Lupron Depot (Leuprolide Acetate)

  • Lupron Depot-3 Month (Leuprolide Acetate)

  • Lupron Depot-4 Month (Leuprolide Acetate)

  • Lupron Depot-Ped (Leuprolide Acetate)

  • Mitoxantrone Hydrochloride

  • Nilandron (Nilutamide)

  • Nilutamide

  • Provenge (Sipuleucel-T)

  • Radium 223 Dichloride

  • Sipuleucel-T

  • Taxotere (Docetaxel)

  • Viadur (Leuprolide Acetate)

  • Xofigo (Radium 223 Dichloride)

  • Xtandi (Enzalutamide)

  • Zoladex (Goserelin Acetate)

  • Zytiga (Abiraterone Acetate)

 

PROSTAT KANSERİNDE DİYET VE BESLENME

Prostat kanseri hastaları arasında tamamlayıcı alternatif ilaç ve gıda takviyeleri kullanımı yaygın olarak rapor edilmiştir. Prostat kanseri hastalarının kullandığı tamamlayıcı alternatif ilaç tedavileri arasında belirli gıdalar, diyet takviyeleri, otlar, vitaminler ve mineraller bulunur. Prostat kanseri geliştirme riskini azaltmak veya prostat kanseri semptomlarını veya hastalık tedavisinin yan etkilerini azaltmak için gıdalar ve beslenme takviyeleri kullanma hakkında genel bilgiler aşağıdaki gibidir.

 

 

  • Green Tea

  • Lycopene

  • Modified Citrus Pectin

  • Pomegranate

  • Selenium

  • Soy

  • Vitamin D

  • Vitamin E

  • Combination Therapies

  • Other Prostate Health Supplements

  • Related resources: NCI

 

DÜNYADA PROSTAT KANSERİ İSTATİSTİKLERİ

 


 
Prostat kanseri erkeklerde en sık görülen kanseridir ve Amerika Birleşik devletlerinde görülen kanser ölümlerinin erkelerdeki en sık sebebidir. Dünya sağlık örgütü(WHO) ve ulusal kanser veri tabanının 2016 yılı istatistiklerine göre her yıl eklenen yaklaşık 1.1 milyon yeni vakayla yıldan 300.000 kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Dünyadaki tüm erkeklerin yaklaşık %16.2 sinin prostat kanserine yakalanacağı ve %3’ünün bu hastalıktan hayatını kaybedeceği hesaplanmaktadır.

TEDAVİ

Prostat kanseri tedavisi hastanın yaşına, ek hastalıklarına, hastalığın evresine, Gleason skoruna ve radyolojik ve klinik evrelemesiine bağlı olarak değişir.
 

PROSTAT KANSERİNİN TEDAVİSİ

1. SINIRLI (LOKALİZE) HASTALIĞIN TEDAVİSİ

  • İzlem

  • Cerrahi Tedaviler

    • Radikal Prostatektomi

      • Açık

      • Laparoskopi Radikal Prostattektomi

      • Robot Yardımlı Prostatektomi


2. METASTATİK HASTALIĞIN TEDAVİSİ

  • Hormon Tedavisi

  • Kemoterapi

  • Radyoterapi

    • Eksternal Radyoterapi

      • IMRT

      • Brakiterapi
         

  • Krioterapi

  • HIFU

PROSTAT KANSERİNDE AŞI

Nisan 2010'da, FDA ilk olarak prostat kanseri tedavisinde bir aşıyı onayladı. Bu aşı sipuleucel-T (Provenge®) dir ve metastatik prostat kanseri olan bazı insanlarda kullanım için onaylanmıştır. Çoğu prostat kanseri hücresinde bulunan bir antijen olan prostatik asit fosfataz (PAP) 'ya karşı bağışıklık tepkisini uyandırmak üzere tasarlanmıştır. Sipuleucel-T klinik çalışmalarda belli bir metastatik prostat kanseri hastasının hayatta kalmasını yaklaşık 4 ayda kadar arttırmıştır(REF 1).



Diğer bazı kanser tedavisi aşılarının aksine sipuleucel-T her hastaya uyarlanır. Aşı bir çeşit antijen sunan hücre  olan dendritik hücreler olarak adlandırılan bağışıklık sistemi hücrelerinin lökoferez adı verilen bir prosedür aracılığıyla bir hastanın kanından izole edilmesiyle oluşturulur. Bu hücreler PAP-GM-CSF adı verilen bir protein ile birlikte kültür ortamında üretilir. GM-CSF bağışıklık sistemini uyarır ve antijen sunumunu geliştirir.

Hastalara genellikle iki hafta aralıklarla üç tedavi uygulanır ve her tür tedavi aynı üretim sürecini gerektirir. Sipuleucel-T'nin kesin etki mekanizması bilinmemekle birlikte, PAP-GM-CSF'yi alan antijen sunan hücrelerin PAP'yi eksprese eden tümör hücrelerini öldürmek için bağışıklık sisteminin T hücrelerini uyardığı görülmektedir.

REF 1 : Kantoff PW, Higano CS, Shore ND, et al. Sipuleucel-T immunotherapy for castration-resistant prostate cancer. New England Journal of Medicine 2010;363(5):411-422.

LAPAROSKOPİK RADİKAL PROSTATEKTOMİ

Prostat Kanseri tedavisi için minimal invaziv cerrahi tedavi prosedürüdür.

Laparoskopik prostatektomi nedir?

Prostat kanseri için minimal invaziv bir cerrahi tedavidir. Tüm prostatın çıkarılması için birkaç anahtar deliği kesisi gerektirir. 
 
                                         

 

Laparoskopik prostatektominin avantajları nelerdir?

Hastanede kalış süresini kısaltır. ( 2 gün)

Önemli derecede daha az kanama olur.

Kateterin(sonda) erken çıkarılır.

Ameliyat sonrası ağrı kesicilere dah az ihitiyaç duyulur.

Laparoskopik görüşte dokular 10-15 kat büyütme altında görülür.

Ameliyattan iki-dört hafta sonra normal aktivitenin yeniden başlar.

Kozmetik sonuçları idealdir.

Kanser iyileşmesi açısından Laparoskopik cerrahi açık olanla nasıl karşılaştırılır?

Hem laparoskopik hem de açık radikal prostatektomi hastalarında kanser kontrolü sonuçları aslında aynıdır. Bu, bu prosedürün rutin bir şekilde yapıldığı ülkedeki büyük kuruluşlarda doğrulanmaktadır.

 

 

Laparoskopik prostatektomi prosedürü ne kadar sürer?

Genellikle 2,5 -3,5 saattir. Her olgu prostat büyüklüğü ve bireysel anatomi nedeniyle farklılık gösterir. 
 

Laparoskopik prostatektomiden sonra hastanede ne kadar kalacağım?

Hastaların çoğunluğu laparoskopik prostatektomiden bir gün sonra taburcu edilir. Ancak, taburcu süresi vaka bazında kararlaştırılır. İkinci gecede hastaların yüzde 90'ından fazlası evlerine gider.
 

Laparoskopik prostatektomiden sonra ne kadar sondalı kalırım?

Açık ameliyat için kateter iki ila üç hafta sonra çıkarılır. Bununla birlikte laparoskopik prostatektomi ile kateter operasyondan yedi-on gün sonra çıkarılır.

Laparoskopik prostatektomi sonrası kan kaybı nedir?

Laparoskopik prostatektomi için ortalama kan kaybı yaklaşık 150 cc'dir. Bu nedenle, kan transfüzyonu riski son derece düşüktür.

 

Laparoskopik prostatektomi sonrasında cinsel işlev bozulur mu?

Bu ameliyat sırasında ereksiyonu gerçekleştiren sinirleri korumak için her türlü çaba gösterilir. Laparoskopik prostatektominin ana avantajlarından biri sinirlerin ve damarların büyütülmüş olması ve onları kurtarmanın çok daha kolay olmasıdır. Potansiyenin geri dönüşü altı aya kadar sürebilir ve bazı bireysel vakalarda sildenafil, vardenafil gibi ilaçlar önemli ölçüde yardımcı olur.

 

 

 Laparoskopik prostatektomiden sonra idrar kaçırırmıyım?

İlk 3-4 hafta boyunca koruyucu bir ped takılması önerilir. Kontinansın dönüşü hızlıdır ve birkaç hafta içinde hastaların yüzde 95'inden fazlasının idrarı tamamen kontrol altındadır. Bazen cerrahi sonrası hafif stres üriner inkontinansa sahip hastalar görülür ki bunlar genellikle Kegel egzersizleri yaparak giderilir.
 

Ben laparoskopik prostatektomi için iyi bir adaymıyım?

Lokalize bir prostat kanseri teşhisi konan erkekler bu prosedüre adaydır. Tabii ki açık cerrahi için aday olan herhangi bir hasta laparoskopik prostatektomiyle mükemmel sonuç alacaktır.

PROSTATA ALTIN MARKER YERLEŞTİRME


Altın Marker neden yerleştirilir?

Tedaviniz için planlanan radyoterapinin etkinliğini arttırmak, radyoterapi dozunu azaltarak yan etkilerden kaçınmak ve radyasyon onkoloğunuzun doğru işaretleme yapmasını kolaylaştırarak hastalığın bulunduğu bölgenin tam ve doğru biçimde 3 boyutlu saptanmasını sağlar.

 Altın Marker 

 
►Böylece daha az radyoterapi ışınına maruz kalırsınız

►Komşu organ veya dokular daha az etkilenir

►Doğru ve etkin miktardaki doz tam olarak hastalıklı bölgeye bu altın markerlar sayesinde yönlendirilir

►Altın marker 3 boyutlu bu işaretleme ile hep aynı alan içinde radyoterapi yapılmış olur

►Radyoterapi’ye bağlı yan etkiler minimize edilmiş olur

Doktorunuz ultrason eşliğinde 3 adet altın marker’ı prostatınızın içine yerleştirir. Bu işlem için anestezi almanıza gerek yoktur.
 
 
Altın Marker nasıl yerleştirilir ?

Uygulama prostat biopsisine benzer bir prosedürdür. Lokal(bölgesel) uyuşturma sonrası ultrason ile altın marker taşıyan iğneler prostat içerisinde doktorunuzun planladığı alanlara yerleştirilir. Bu işlemin tüm aşamaları 5 dakikadan daha az bir sürede tamamlanır. İşlem öncesi ve sonrası kullanılmak üzere doktorunuz size antibiyotik reçete edecektir.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu sayfada, tedavi edici sağlık hizmetiyle ilgili bilgiler yer almamaktadır. Tanı ve tedavi için lütfen doktorunuza danışın.