İçindekiler
Suçiçeği Hastalığı?
Çocukluk çağının en yaygın viral enfeksiyonlarından biri olan suçiçeği, tıp tarihinde önemli bir yere sahiptir. İlk kez bir İngiliz hekim tarafından tanımlanan bu hastalık, yüzyıllar boyunca toplumların sağlığını etkilemiştir. Suçiçeği, bulaşıcılığı ve potansiyel komplikasyonları nedeniyle halk sağlığı açısından önem taşır. Günümüzde aşılama programları sayesinde kontrol altına alınmaya çalışılsa da hala dünya genelinde milyonlarca insanı etkilemektedir.
Suçiçeği Nedir?
Suçiçeği, sık görülen bir çocukluk hastalığıdır. Ancak yetişkinlerde de görülebilir. Genel olarak hafif seyreden bu hastalık bazen komplikasyonlara yol açabilir. Hastalığın en belirgin özelliği, vücutta ortaya çıkan kaşıntılı, kırmızı döküntülerdir. Bu döküntüler zamanla kabarcıklara, sonrasında da kabuklara dönüşür.
Suçiçeği genellikle ateş, halsizlik ve iştahsızlık gibi grip benzeri belirtilerle başlar. Ardından, önce gövdede başlayıp tüm vücuda yayılan karakteristik döküntüler ortaya çıkar. Hastalık çoğunlukla kendi kendine iyileşir ve bağışıklık sistemi virüsle mücadele ederken, semptomları hafifletmek için çeşitli yöntemler uygulanabilir.
Suçiçeği geçiren kişiler genellikle ömür boyu bağışıklık kazanır. Ancak virüs vücutta uyku halinde kalabilir ve ilerleyen yaşlarda zona hastalığı olarak yeniden ortaya çıkabilir. Günümüzde suçiçeği aşısı mevcut olup, hastalığın yayılmasını önlemede ve şiddetini azaltmada etkili bir yöntemdir. Aşılama, özellikle komplikasyon riski yüksek olan kişiler için önemlidir.
Suçiçeği, genellikle çocukluk döneminde geçirilse de yetişkinlerde görüldüğünde daha şiddetli seyredebilir. Bu nedenle, hastalığın erken teşhisi ve uygun tedavisi önemlidir.
Suçiçeği Neden Olur?
Suçiçeği, Varicella zoster virüsü (VZV) nedeniyle gelişen bir enfeksiyondur. Bu virüs, Herpesviridae ailesine ait olup, son derece bulaşıcıdır. Hastalığın yayılması genellikle enfekte kişilerle doğrudan temas veya solunum yoluyla gerçekleşir. Virüs, havada asılı kalan damlacıklar aracılığıyla veya enfekte kişinin döküntülerindeki sıvıyla temas sonucu bulaşabilir.
VZV, vücuda girdikten sonra üst solunum yollarında ve lenf nodlarında çoğalır. Ardından kan dolaşımına geçerek cilt hücrelerine ulaşır ve karakteristik döküntülere neden olur. Virüsün kuluçka süresi genellikle 10-21 gün arasındadır. Bu süre zarfında kişi belirti göstermese de bulaştırıcı olabilir.
Bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler, hamile kadınlar ve yenidoğanlar, suçiçeği açısından yüksek risk altındadır. Ayrıca daha önce suçiçeği geçirmemiş veya aşı olmamış yetişkinler de risk grubundadır. Stres, yorgunluk ve bazı ilaçların kullanımı gibi faktörler de bağışıklık sistemini zayıflatarak hastalığa yakalanma riskini artırabilir.
Suçiçeği geçiren kişilerde virüs, sinir ganglionlarında latent halde kalabilir. Zaman ilerledikçe bağışıklık sisteminin zayıf düştüğü bir anda, virüs aktifleşerek zona hastalığına neden olabilir. Bu nedenle suçiçeği sadece çocukluk çağı hastalığı olarak görülmemeli, yaşam boyu etkisi olan bir enfeksiyon olarak değerlendirilmelidir.
Suçiçeği Nasıl Gelişir?
Suçiçeği enfeksiyonu genellikle üç aşamada gelişir. Suçiçeği virüsü, virüs vücuda girdikten sonra sessiz bir çoğalma dönemi yaşanır. Bu süreçte kişi, hastalığın farkında olmayabilir. İkinci aşamada, hafif ateş ve halsizlik gibi grip benzeri belirtiler ortaya çıkar. Son aşamada ise karakteristik döküntüler görülür. Bu döküntüler genellikle gövdeden başlayarak yüz, kol ve bacaklara yayılır. Başlangıçta küçük, kırmızı noktalar şeklinde olan döküntüler hızla sıvı dolu kabarcıklara dönüşür. Bu kabarcıklar zamanla kuruyarak kabuklanır ve yaklaşık bir hafta içinde dökülür. Tüm süreç ortalama 7-10 gün sürer.
Suçiçeği Belirtileri Nelerdir?
Suçiçeği belirtileri genellikle bulaşmadan 10-21 gün sonra ortaya çıkar. İlk belirtiler hafif ateş, baş ağrısı, iştahsızlık ve genel bir halsizlik hissi şeklindedir. Bu prodromal dönem, bazı kişilerde çok hafif geçebilir veya hiç fark edilmeyebilir.
Ardından hastalığın en karakteristik belirtisi olan cilt döküntüleri başlar. Bu döküntüler genellikle saçlı deri, yüz veya gövdede ortaya çıkar ve hızla vücudun diğer bölgelerine yayılır. Başlangıçta küçük, kırmızı kabarıklıklar şeklindedir, ancak hızla sıvı dolu kabarcıklara dönüşür. Bu kabarcıklar yoğun bir kaşıntıya neden olur.
Suçiçeği döküntüleri, vücudun farklı bölgelerinde aynı anda farklı aşamalarda bulunabilir. Yeni döküntüler çıkarken, eski olanlar kabuklanmaya başlar. Bu durum, "yıldızlı gökyüzü" görünümü olarak adlandırılır.
Bazı hastalarda ağız içi, boğaz ve hatta genital bölgede de kabarcıklar oluşabilir. Bu, yutma güçlüğü veya idrar yaparken yanma hissine neden olabilir. Nadir durumlarda, özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde, suçiçeği pnömoni veya ensefalit gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu durumda yüksek ateş, şiddetli baş ağrısı veya nefes darlığı gibi ek belirtiler görülebilir.
Suçiçeği Tanısı Nasıl Konur?
Suçiçeği tanısı genellikle klinik gözleme dayanır. Deneyimli bir hekim, karakteristik döküntüleri ve hastalığın seyrini değerlendirerek çoğu zaman kesin tanıyı koyabilir. Ancak bazı durumlarda daha ileri tetkikler gerekebilir.
- Anamnez: Tanı sürecinde ilk adım, hastanın detaylı öyküsünün alınmasıdır. Hekim, belirtilerin başlangıç zamanını, seyirini ve olası temas kaynaklarını sorgular.
- Fizik Muayene: Fizik muayeneyle döküntülerin yapısı, dağılımı ve evresi incelenir.
- Laboratuvar Testleri: Kesin tanı için laboratuvar testleri de kullanılabilir. Bunlar arasında en yaygın olanı, döküntülerden alınan sıvı örneğinin PCR (Polimeraz Zincir Reaksiyonu) testidir. Bu test, virüsün genetik materyalini tespit ederek kesin tanı sağlar. Ayrıca kandan yapılan serolojik testler de virüse karşı antikor varlığını göstererek tanıya yardımcı olabilir.
- Cilt Biyopsisi: Bazı durumlarda, özellikle atipik vakalarda veya bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda, cilt biyopsisi gerekebilir. Bu yöntem, döküntülerin mikroskobik incelemesini sağlar ve diğer cilt hastalıklarından ayırt edilmesine yardımcı olur.
Suçiçeğinin diğer döküntülü hastalıklardan (örneğin, alerjik reaksiyonlar, böcek ısırıkları veya diğer viral enfeksiyonlar) ayırt edilmesi önemlidir. Bu nedenle özellikle aşılanmış kişilerde veya atipik vakalarda, doğru tanı için uzman görüşü ve ileri tetkikler gerekebilir.
Suçiçeği Tedavisinde Neler Yapılır?
Suçiçeği tedavisi, hastalığın şiddetine ve hastanın risk faktörlerine bağlı olarak değişiklik gösterir. Çoğu durumda, sağlıklı çocuklarda hastalık kendi kendine iyileşir ve semptomatik tedavi yeterli olur. Ancak yetişkinler, bağışıklığı baskılanmış kişiler ve hamileler için daha agresif bir yaklaşım gerekebilir.
- Semptomatik Tedavi: Öncelik, kaşıntıyı azaltmak ve rahatsızlığı gidermektir. kalamin losyonu uygulamak kaşıntıyı hafifletebilir. Antihistaminikler de kaşıntıyı kontrol altına almada yardımcı olabilir. Ateş düşürücüler, ateş ve ağrıyı kontrol altına almak için kullanılabilir. Aspirin kullanımı önerilmez çünkü çocuklarda Reye sendromuna yol açabilir.
- Antiviral İlaçlar: Ciddi vakalarda veya yüksek risk grubundaki hastalarda antiviral ilaçlar kullanılır. Antiviraller, hastalığın süresini kısaltabilir ve komplikasyon riskini azaltabilir. Bu ilaçlar, özellikle belirtilerin başlamasından sonraki ilk 24 saat içinde verildiğinde en etkilidir.
- Antibiyotik Tedavisi:Bakteriyel enfeksiyonları önlemek için, döküntülerin temiz tutulması ve tırnaklama sonucu oluşabilecek yaralanmalardan kaçınılması önemlidir. Eğer sekonder bakteriyel enfeksiyon gelişirse, antibiyotik tedavisi gerekebilir.
- İzolasyon: Hastalar, döküntüler tamamen kabuklanıp kuruyuncaya kadar bulaştırıcı olduklarından, izolasyon önemlidir. Bu süre genellikle 5-7 gün sürer. Ayrıca hastalığı geçiren kişilerin iyileşme sürecinde yeterli dinlenme ve sıvı alımı sağlamaları önerilir.
- Yakın Takip: Suçiçeği geçiren kişilerin yakın takibi önemlidir. Özellikle yüksek risk grubundaki hastalarda olası komplikasyonların erken tespiti ve müdahalesi için düzenli kontroller yapılmalıdır.
Aşı dışında, kişisel hijyen kurallarına uymak da önemlidir. Ellerin sık sık yıkanması, enfekte kişilerle yakın temastan kaçınılması ve ortak kullanılan eşyaların dezenfekte edilmesi bulaşma riskini azaltır. Suçiçeği geçiren kişilerin izolasyonu, virüsün yayılmasını önlemede çok önemlidir.
Bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler için ek önlemler gerekebilir. Bu kişiler, suçiçeği vakalarıyla karşılaştıklarında hemen sağlık kuruluşuna başvurmalı ve hekimin önermesi halinde hasta için immünoglobulin tedavisi planlanmalıdır.
Hamileler ve yenidoğanlar için özel koruma stratejileri uygulanmalıdır. Hamilelik sırasında suçiçeği geçirilmesi fetüs için risk oluşturduğundan, bu grup için aşılama ve temas sonrası profilaksi önemlidir.
Kaynakça:
- https://www.webmd.com/children/vaccines/chickenpox-varicella-vaccine-guidelines-for-adults
- https://www.who.int/teams/health-product-policy-and-standards/standards-and-specifications/vaccine-standardization/varicella
- https://clinicalpub.com/varicella/
- https://www.verywellhealth.com/varicella-zoster-8350944
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu sayfada, tedavi edici sağlık hizmetiyle ilgili bilgiler yer almamaktadır. Tanı ve tedavi için lütfen doktorunuza danışın.